29 Ekim 2016 Cumartesi

Evrensel Türkçe Bayrağı ve Uyuyan Çocuk


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı...

Uyuyan Çocuk ve Kitap...


Değerli İzleyici,

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, burada, bu satırların yazarının çevresinde çocuklarla kutlandı.

Çocuklarla, annelerle ve kitaplarla…

Bu bayramın özü budur. Nasıl? Nasıl?

Şöyle ki, açıklaması çok kolay aslında.

* Çocuklar annelerinin kucağında, kitapla kucak kucağa uyuyarak büyüyebilsinler demektir bu bayram.

* Çocuklar anneleriyle evrensel Türkçeyi konuşsunlar demektir, bu bayram.

* Bir yanıyla Türkçe Bayrağı'nın bayramı…

* Öteki yanıyla; ‘yurtta barış, dünyada barış’ umuduyla büyüyen çocukların bayramıdır…

* Çocuklarını ‘yurtta barış, dünyada barış’ umuduyla büyüten anneler daha mutlu oldukları için bu bayram annelerin de bayramıdır.

* ‘Yurtta barış, dünyada barış’ sesini en güzel seslendiren Türkçenin bayramıdır, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, bu nedenle.
Aristoteles yüzlerce yıl önce ‘nedeni kendinde olan töz’ diyor.

Cumhuriyet Bayramı, nedeni kendinde olan özle, çocuklarını ‘yurtta barış, dünyada barış’ ilkesine göre büyüten annelerin bayramıdır.

Cumhuriyet Bayramı; sekiz sesli Türkçenin, üç sesli arap abecesi zincirlerini kırdığı günün, bağımsızlık bayramıdır.

Bu, kendinde olan sekiz sesli öz nedeniyle Türkçe Bayrağı’nın da bayramıdır:

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı.

Algı dili olan herkesin bayramıdır...

Evrensel Türkçe Bayrağı… Çocuklar… Anneler… Algı dili Türkçe olan her kesimden herkes...
Bayramınız kutlu olsun…

Tekin Sönmez,

29 Ekim 2016 Ordu, Türkiye




28 Ekim 2016 Cuma

Dernek Etkinliklerimiz Karadeniz Kıyılarında… Ordu Kitap Fuarı’na Çocuk Akını…

Değerli İzleyici,

Soğanlı Dağları, Sarıkamış gezisi sonrası, kanallar kenti Stockholm haberleri yapacağım sırada Karadeniz kıyılarına uçtum.

Daha doğrusu kendimi burda buldum.

Düş gibi bir karşılama ve karşılaşma.

"Akademiska Litteraturföreningen I Sverige" adlı Edebiyat Akademisi derneğimiz, afişlerde sunuldu.

 İsveç sınır ötesi etkinlikler de bizim alanımızdır.

"Ekmeği, ekmekçiden al, bir ekmek de üste ver" atasözü var.

Bunun açılımı şöyle olmalı: Her birey en iyi bildiği işi yapmalı…

Edebiyat, felsefe, dil konuları bizim işimizdir.

Yakında Stockholm da bu tür etkinliklere sahne olacak.

Buradan, Ordu’dan haberler Kitap Fuarı ile renkleniyor.

3 Eylül günü yayınlanan haberi anımsayacaksınız!

"Her çağda kentler yazarı ve sanatçısı ile ölümsüzleşir."

 "Yazarı, sanatçısı olmayan kentler de silinip yiter."

Bakın, bugün bu masmavi köpükleriyle kabarıp inen Karadeniz kıyılarındayım.

Bu kıyılardan sizlere seslenirken, buralardan denize açılan Ksenophon adını yazıyorum.

Neden? Şundan!

Ksenophon buralardan geçerken, Puşkin gibi, geride günce notları bırakmış.

Bu toprakların yazılı anlatılarıdır bunlar.

Sırası geldikçe bu konulara değinip örnekler vereceğiz.

En önemli haber şudur!

'Çocuklar' ve 'Kitaplar'

dünyanın her yerinde ortak nokta oluyor.

Ordu Kitap Fuarı da böyledir...

Yarın daha yeni görsellerle; çocuk ve kitap konusu sunacağız...

Sevgi ve içtenlik, hoşça kalın...


Tekin Sönmez, 28 Ekim 2016, Perşembe, Ordu


27 Ekim 2016 Perşembe

Karadeniz Kıyılarından Günaydın… Ksenophon ve Yüzlerce Yıl Sonra Onun Ayak İzleri Peşinde… Edebiyat Akademisi Derneği Haberleri…

Değerli İzleyici,

Geçen haftalarda, Sarıkamış, Soğanlı Dağları konusunda, Puşkin’le aynı topraklarda iz bırakan bir olaydan söz etmiştim.

"Tarihin ilk çağlarına gittiğimizde, elimizdeki bu doğa üzerine ilk yazılı belge ile Ksenophon karşımıza çıkıyor" tümcesini not etmiştim.

Anımsatmak için, 7 Eylül günü yaptığım haberdeki tümceyi alıyorum.

"Pasinler’den geçip Soğanlı Dağları’na çıkan ve Çoruh Kanyonları ile Karadeniz’e ulaşmak isteyen Ksenophon (İ.Ö. 401) o çağ algısı ile kaleme aldığı ‘Onbinlerin Dönüşü’ adlı belgeci yapıt var."

Bu muhteşem doğa konusunda özgün notlar bırakır Ksenophon. Onun ayak izlerini de sizlere sunacağım diye bir sözüm olmuştu o günlerde, Soğanlı Dağları’nda.

Burası, Ordu – Perşembe arasındaki suların içine uzayan anakara.

İşte şimdi, Ksenophon’un ‘On Binlerin Dönüşü’ adlı yapıtında sözünü ettiği, o günkü denizcilik koşullarıyla teknelere yüklenen ağırlıklarla, denize açıldıkları kıyılardayım. Sizlere bu kıyılardan görseller sunuyorum.

Arkaik tapınaklardan geride kalan ve üstüne yenileri kondurulan bir yarımada üstündeyiz.

Daha sonra kurulan tapınım konutuyla bize gizli iz sunan bir yerdeyiz.

Yarın Ordu’dan haberler verilecek…

Sevgi ve içtenlik...


Hoşça kalın...

Tekin Sönmez, 27 Ekim 2016, Perşembe, Ordu